25 Temmuz 2015 Cumartesi



Burhancılık (veya Ak Yang, Altayca: Ak Jang, batılı literatürde: Burhanizm) 1904 - 1930 yılları arasında Altay bölgesinde ortaya çıkmış olan, ve Rus emperializm'ine karşı, devrim özellikleri taşıyan dinsel ayaklanma.
Mahiyeti

Türk halklarının eski inancı Tengriciliğin temelleri üzerine kurulmuş olan Ak din aynı zamanda Altay Türklerinin Rus egemenliğine karşı başlattıkları milli ayaklanmaları olmuşdur. Rus yönetimin görüşüne göre Ak din, Sibiryanın Türk halklarını ortak bir milliyetçilikle birleştirip Rusyaya zarar vermeleri için yurt dışından desteklenen, Rusyanın düşmanları tarafından tasarlanmış bir plandır. Bu yüzden Rusların çok ciddiye alıp, şiddet kullanımı ile kanlı bir şekilde son verdikleri bu ayaklanma buna rağmen günümüze kadar Altaylıların kültüründe izlerini bırakmışdır.

Tarih

Ak Din'in belki ilk önderi diyebileceğimiz kişi Çet Çelpen (ya da Çot Çelpanov), karısı Kule ve evlatlık kızı Çugul Sarok Çandık ile Üst-kan kasabasından 20 km uzaklıkta bulunan bir ormanlık bölgede yaşıyordu. 1904 yılının nisan ayında Çet Çelpen ve onun 14 yaşındaki üvey kızı Çugul beyaz atı ile koşan beyaz kıyafetli bir atlının hayalini gördüklerini anlatmışlardır.

Ak Burhan olarak adlandırdıkları bu figürün hayalini, efsanevi kurtarıcı Oyrat Han'ın geri döneceğinin habercisi olarak değerlendiren Çet ve Çugul, yanlarına gelenlere bu haberin müjdesini veriyor, Ak din'in ilkelerini öğretip nasihatlerde bulunuyorlardı.

Çet Çelpen’in öğretisine göre, Ruslarla beraber yemek yemek, onlarla dost olmak yasaktı. Hatta Rus parası bile kullanılmamalıydı. 20. yüzyılın kamları Tengriciliğin içine birçok mankıtsız uygulamalar soktukları için Çet'in görüşüne göre onlar şeytan işleriyle uğraşıyorlardı. Onların davullarını, elbiselerini ve asalarını ateşte yakarak gerçekleri görmeyi sağlamak lazımdı. Tanrıya hoş kokulu otların dumanı, süt, şarap ve kımız gibi seyler da kurban sayılabilirdi. Eğer bu inancın etrafında birleşirlerse, Rus zulmünden kurtulmak da mümkün olacaktı. Çet ve Çugul artık sürekli Tereng Vadi'sinde toplanan binlerce Altaylılara vaazlar vermeye başlamışlardı.

Çet Çelpen bütün vaazlarını çok güzel bir hitabeti olan evlatlık kızı vasıtasıyla yapıyordu. Bu kızı dinlemek için binlerce kişi toplanıyor, zamanla hatta on binlerce taraftarları oluyordu. Ruslar için bu gelişmeler, hakimiyetinin Altaylarda tehlikeye girmesi anlamına gelmekteydi. 1904 temmuzunda binlerce Altaylı tören için Çet’in çadırı etrafında toplanmış, genç kızın ateşli vaazını ve ilahilerini dinlerlerken, ibadetle meşgul bu silahsız insanların toplantısına Rus askerleri bir baskın gerçekleştirdiler. Çet, karısı, kızı ve ileri gelen yirmi yoldaşı tutuklandı. Rus hükümeti Altaylı Ak dincilerin mal ve mülklerini yağmaladılar. Çet ve yoldaşları ağır ceza mahkemesinde yargılandılar. O zaman Rus Devlet Duması’nda bulunan bazı liberal görüşlü kişiler ve avukatlar onların savunmalarını üstlenip, ölüm cezasından kurtulmalarını sağladılar. Ancak iki yıl sonra 1906 da, Ak din harekatı artık saldırganlığını yitirdikten sonra Çet Çelpen Biysk hapishanesinde ölmüş, ve kızı Çugul tekrar serbest bırakılmışdır.

Çet ve Çugul'un tutuklanmasında sonra, Moğolistan'da uzun süre tercüman olarak çalışmış olan Tırıy Akemçi Ak din harekatının en meşhur yarlıkçı sı olmuşdur (Ak din'in önderi ve vaazcısı). Moğolistan'da Buddizimden etkilenmiş olan Tırıy bu dönemde bazı Budist uygulamaları da Ak din'e aktarmışdır (örneğin ziller). Bu dönemde neredeyse tüm Altaylılar bu dine katılmışlardır.

Altaylılardaki bu hevesten ilham alarak, 1918 yılında Gregorii Choros-Gurkin ve bazı diğer Altaylı önderler birlikte yeni bir "Oyrat Cumhuriyeti" kurmak hedefi ile "Karakorum Yerel Komitesi"ni (Karakorumkaia Okruzhnaia Uprava) kurmuşlardır. Tasarlanan bu Oyrat Cumhuriyetinin sınırları sadece Altay bölgesine kısıtlı değil, komşu olan diğer Türk toplulukların (Tuva ve Hakas bölgeleri) topraklarını da içine almaktadır. Bu girişimlere de 1921 yılında bölgeye ulaşan Bolşevikler ebediyen son vermişlerdir.

Burhan Kavramı

Tuvalarda bu sözcük doğrudan Tanrı anlamında Moğollarda ise İyi Ruhları tanımlamakta kullanılır. Burkan olarak da söylenir. Daha sonraları Porhan (Porkan) biçimlerine de dönüşmüştür. Ayrıca Budizm ve Lamaizm dönemlerinde Buda'nın Türkçe karşılığı olarak yer alır. Buda, Budizmin kurucusudur. Türklerdeki ismi Burhan olarak geçer. Aslında varlıklı bir prens olduğu halde, hayatında ilk kez sarayın bahçesinden dışarıya çıkınca gerçeği aramaya başlamış ve kutlu bir ağacın altında düşünceye dalarak, orada erişmiştir. Daha sonra 1920’lerde Akyang (Ak Din) adı verilen bir dini hareketin adı da Burhancılık olarak ifade edilmiştir. Fakat Akyang’ın temeli Budacılıktan daha çok eski Şamanist gelenektir. Burada Burhan Beyaz atı ile koşan beyaz bir kişi görünümündedir. Sözcük (Bur/Burh) kökünden türemiştir. Bura (geyik) vev Bur (iyi ruh) sözcükleriyle kökten gelir.[1] Geyik Moğollarda ve Türklerde kutlu sayılan bir hayvandır. Moğolcada aydınlanmışlık anlamını da içerir.

Ak Yang içerisinde Ak Burhan, yaşlı, beyaz saçlı, ak sakallı, beyaz giyisili ve beyaz atlı bir adam olarak tarif edilir. Büyük bir ihtimalle moğolların mitolojisinde önemli bir rol oynayan yaşlı beyaz adam (Tsagan Ebugen) ve Türklerin mitolojisinde önemli bir rol oynayan Korkut Ata (Dede Korkut) ile de özdeşleştirilebilir.
İnancın Tanrısal Varlıkları

Ak din Tengricilikten, Göktanrısı Tengri'yi ve üç dünya kozmolojisini tanımaktadır: Bunlar Gök alemi, yeryüzü ve yeraltı alemleridir. "Ak" kelimesi Gök (Tengri) ile ilgilidir, ve Ak din'de önemli bir yeri vardır. Şamanlar gök aleminin temsilcisi değil, yeraltı aleminin temsilcisi olarak görülür ve bu yüzden lanetlenirler. Ancak Ak din'de sözlü mitolojiden tanılan kahramanlar tanrısal varlıklar olarak ilave edilmişdir, ve Tengriciliğin şamanist özellikleri eksikdir. Böylece Ak din'in tanrısal varlıklarını şöyle sıralıyabiliriz:

Üç Kürbistan "Kurbustan" zerdüşt Soğdların "Kormazda" = "Ahura Mazda" adlı tanrısından gelmektedir, ve üçten bir olan tanrıdır. Üç Kürbistan efsanelerde önemli bir rol oynuyan, diğer kahramanlardan daha yüksek bir statüye sahib efsanevi bir varlıkdır.

Budist, hristiyan ve Türk islamının etkilerinden daha farklı olarak üç kürbistan geleneksel Türk mitolojisi ile şekillendirilmiş olan (daima üç adet oğlu olan Türk kahramanları) bir zerdüşt etkisidir. Böylece Üç Kürbistan bu üç figür ile bağlantıya getirilir:

        Oyrat ya da (Galdan Oyrat) : Batı moğollarının efsanevi atası. 17'nci yy.da gerçekten yaşamış olduğu hakkında işaretler bulduklarını iddia eden tarihçiler vardır. Eskiden Batı Moğolları ile Altay Türkleri kendileri için Oyrat isimini ortak olarak kullanmışlardır. Altaylılar moğollara Kara Oyrat ve kendilerine Ak Oyrat demişlerdir.

        Amırsana : 1756 yılında büyük zaferler kazanmış bir Oyrat önder.

        Şunnu : Eski Türklerin kutsal ata saydıkları dişi kurt Asena'nın Altaylılardaki isimi.

Burhanlar Tengricilik'ten kaynaklanan çok güçlü ruhlardır. Şamanlar Burhanları etkiliyemez. İyi ve kötü Burhanlar vardır. Ak din'de tanılan Burhanlar şunlardır:

        Yayık : Vucutsuz bir haberci ruh. Altaylıların inancına göre Ak Yayık Gök alemi tanrılarının habercisi, Sarı Yayık ise yeryüzü alemi tanrılarının habercisidir.

        Umay : Lohusaların ve çocukların tanrıçası.

        Ot Ene: Ateşin anası. Ak dincilerin her dinsel uygulamanın başında onu selamlarlar. Ak din'in en mühim üç bayramından birisi Ot eneye adanmışdır.

Yeryüzü aleminin tanrıları, çoğu kez yerel tanılan tanrılardır. Bazen bir dağın (taika-eezi) ya da bir gölün (arzhans) ruhu veya bir kavimin koruyucusu (seok) olurlar:

        Altay Ezi (Eyezi, İyesi) : Altayın efendisi

        Ülgen : Tengricilik'te gök aleminin efendisi. Ak din'in görüşüne göre bazı Altaylı kavimlerin kutsal atasıdır. Bazı tarihçiler Ülgen'in Ak din'in görüşüne göre dünyanın yaratıcısı olduğunu söylerler, ama bu sırf bir yanlış anlaşılmadır.

Dinsel Uygulamalar

    Yakılan Ardıç tütsüsü ile (archyn) , aforoz yapıp ruhu arıtmak, iyileştirmek.
    Evde ya da tepelerin üstünde kurulan masalarda (kure ya da murgul), adak olarak mum yakıp süt sunmak.
    Oboo ya da Oba denilen tepeler oluşturmak.
    Efsanelerin ve duaların ilahi gibi şarkı şeklinde okunması.
    Fal bakarak geleceği okumak ve hava durumunu etkilemek (yağmur duası).
    Beyaz ya da sarı renk bez parçalarını ağaçların dallarına ya da bant şeklinde kafaya bağlamak.
    Vaazcıların göğe yakararak, sonunda kendinden geçmeleri.
    Bayramlar kutlamak:
        Şuten ya da Murgul : Üç Kürbistan'a adanmış bir ilk- ya da sonbahar bayramı
        Çok ýa da Yayık Çoktor : Yayıklara adanmış bir sonbahar bayramı.
        Ot Takır : Ot Ene'ye adanmış bir bayram.

(These are the upper, middle, and lower worlds—in other words heaven, earth, and the underworld.) However, it rejects worship of traditional deities associated with the underworld. In addition, it imports into cultic worship many figures from Altaian oral epic lore, which were not worshipped in the "shamanic" part of the Altaian religion.

Uch Kurbustan--"Uch" means "three," while "Kurbustan" comes from the Soghdian "Khormazta" (and thence from the Avestan "Ahura Mazda"). Thus, a triune God. Though imported from oral epics, Uch Kurbustan is a generalized spirit rather than a hero of stories with a personality. He may be analogous with the Turko-Mongolian High God Tengri ("Heaven").

Rather than an import from Buddhism, Christianity, or Turkic Islam, this particular trinity is likely to have been inspired by other triune gods and heroes from Turkic culture (sometimes in the form of a god with three sons). Uch Kurbustan is connected with the following three messianic heroes, also from Altaian oral epic lore:

        Oirat or Galden-Oirat--mythological ancestor of the Western Mongols. A conflation / dim historical memory of a number of real-life Western Mongolian leaders from around the seventeenth century including Galdan Tseren.

        Amursana--a legendary Khoit-Oirat chieftain who fled Chinese territory for Russian after the 1756 Qing destruction of Dzungaria.

        Shunu ("Wolf")--the Altaian version of Ashina, the totemic lupine ancestor recognized by various Turkic peoples.

The gods of the upper world, or aru tos ("pure ancestors"), are considered fragments or eminations of Uch Kurbustan. Burkhanism calls these Burkhans. Among them are:

        Ak-Burkhan ("White Burkhan)--depicted as an old man with white hair, a white coat, and white headgear, who rides a white horse. Possibly analogous to the Mongolian "white old man," Tsagan Ebugen. A symbol of good fortune.

        Jajyk--a formless spirit-mediator, assists with human-divine communication. Vinogradov compares with the Holy Spirit. Altaians distinguished between an Ak-Jajyk ("White Jajyk") who carried messages to the gods of the upper world, and a Sary-Jajyk ("Yellow Jajyk") who did the same for gods of the middle world, and is identified with the hearth.

        Umai--the goddess of childbirth and children. Other Turkic lore--but not the Altaian--makes her the consort of the High God Tengri, and thus a primordial mother figure.

        Ot-ene, the "Mother of Fire"--worshipped before every sacrifice, but especially during one of the three major Burkhanist festivals

Gods of the "middle world"—i.e. the familiar spheres of nature and human affairs—include numerous local spirits, such as spirits associated with mountains (taika-eezi) or springs (arzhans), or "masters of the game". They may also be associated with particular clans (seok). More generalized ones include:

        Altai-eezi, the "Master of Altai"--a sort of genius loci, suitably adapted for an Altaian national consciousness.

        Ul'gan--a spiritual ancestor of several Altaian clans. Originally a proper name, now generalized. Some sources describe Ul'gan as the creator of the universe in Burkhanist theology; this is probably a misunderstanding.

Historically, Burkhanism rejected the traditional gods of the underworld, notably Erlik (Yerlik), its chief. This rejection is closely related to Burkhanism's rejection of Altaian shamanism, and corresponding elevation of oral epic singers (yarlikchi). (By "shaman" is here meant manjaktu kams, i.e. the "costume-wearing" specialists who communicate with the underworld gods.) Both rejections are likely to have been inspired by oral epic lore, which regularly features shamans as villains.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder