29 Temmuz 2015 Çarşamba

Ruhun ağırlığı var mıdır?



            A body weighed before & immediately after death loses 21 grams, the  weight of your spirit or soul.


           "Bedenin ağırlığını ayaklar taşır,  
                ruhun ağırlığını yürekler..."


Ruhun ağırlığı

"O, Rabbimin emrindendir." (İsra, 85) ayeti ruhun, maddeler cinsinden bir cevher değil, tam aksine kudsî, latif, soyut bir cevher olduğuna işarettir.
Eni, boyu, yüksekliği, ağırlığı, rengi, olan cevhere, yani şekil almış maddeye cisim denir. Ruh, cisim değildir. Mekân ve yer tutmaz. Latiftir bu nedenle de bir ağırlığı yoktur.
Mesela elektrik bir varlıktır. Çamaşır makinesine girdiğinde onun çalışmasını sağlar. Çamaşır makinesi elektrikle çalıştığı zaman tartılmış olsa; elektriksiz olduğu zamanki ağırlığından farklı olmadığı görülecektir. Çünkü elektrik latif, soyut bir varlıktır.
Aynı şekilde güneş ışığı her yere nüfuz eder ve ağırlığı yoktur. Dünyaya vurduğunda dünyanın ağırlığında hiçbir değişiklik yapmaz. Çünkü latif bir nurdur. Ruh da aynı şekilde âlemi emirden gelen latif nurani bir varlık olduğu için ağırlığı yoktur.


İnsanın öldükten sonra 21 gram hafiflemesi ruhla ilgili değildir

1907 yılında ABD’ li bir doktor hastalarının ölüm anında ve ölümden sonraki ağırlıklarının 21 gr hafiflediğini bu 21 gramlık hafiflemenin de ölüm anında bedeni terk eden ruh olduğunu iddia etmiştir. Ruhun ağırlığı söz konusu olmadığı için, İslam âlimleri bunun sadece ölüm anında halk arasında 'son nefes' olarak bilinen akciğerlerde depolanan havanın boşalmasından ibaret olduğunu söylerler. Çünkü boşalan havanın hacmi yaklaşık 210 cc. yani 21 gramdır. 


Sevgiliden ayrıldıktan sonra kaybedilen kiloların (kimi kendini yemeğe verip telafi ediyorsa da) ilk kaybedilen kısmı... 21 gram.. sonra hayaller gidiyo (37 gram), sevinçler(12 gr), gülüşler (53gr) derken toplamda 3 4 kiloya yakın bi kayıp var zaten.. e iştahsızlık da götürüyo biraz, 82 kiloluk gövde kalıyo 73.. bidaha çıkılıyo tartıya, aynı.. tartının ayarıyla oynanıyo, başka yere götürülüyo zemin memin götlük yapmasın diye, 73.. giderken benden bayaa büyük bi parça götürmüştü, ööle diyodum ama fiziksel olarak götürdüünü sanmıyodum.. 9 kilomu istiyorum geri ben!!!



Ruh Dengesi
Bizler bedeni dünyamızda ruhlar bizden tamamen ayrı değildir.Hatta bazen ruhun gücüne bağlı olarak bizi açık bir şekilde etkilerler. Şunubir düşünün:Bir insanı gördüğünüzde onun nasıl biri olduğunu en azındanbir fikriniz olur,değil mi?Bunun nedeni nedir peki?Aslında bu sadece bir fikir değildir,ruhunuzun size verdiği ruhi bilgidir.Ben hayatımda kendine "İnsan sarrafı gibiyim" demeyen tek kişi görmedim,ya siz?Aslındabu bizim değil de ruhumuzun gücüdür.Ruh dengesi ise kişinin ruhu ile bedeni arasındaki bağın oranıdır,eğer oran yüksek ise kişi biraz daha pasif kalır toplumda.Aslında bu, kişinin ne kadar güçlü bir ruha sahip olduğunu gösterir.Bu kişiler aslında kendi içlerinde çok aktiftir. O kişi gerçekten kimin ne düşündüğünü bile anlayabilir.Bir insanın ruhu ne kadar güçlü ise o kişi o kadar zekidir.Zaten az önce "Antik çağın maddecilerine göre ruh, canın akli kısmıdır."diye bir ifadegeçmişti.Bu konuda ünlü –aynı zamanda mason- Hegel'in önemli bir sözünü size aktarmak istiyorum : "Aklî olan, ilahî olandır; dolayısıyla iyi olandır." der.Yine Schiller bize şunu söylüyor:" Büyük ruhlar ıstıraplarınasessizce katlanırlar." bu da benim- insan içi aktiflik- tezimi doğruluyor.
Bir Ispat Daha...1963 yılının Fizyoloji-Tıp dalında Nobel Ödülünü alan Eccles bize "Herbirimizde,ana karnındayken ya da doğduktan hemen sonra fiziksel beynimize "girmiş" maddesel-olmayan ve algılayan bir benlik" olduğunu söylüyor.Aynı zamanda Eccles bize ruhun matematiksel olarak varlığını daıspatlıyor şu makaleyi dikkatle okuyun: Eccles'in ölümsüz bir ruh konusundaki inancı, sağlam bilimsel bulgulardan yola çıkıyor, ama epey gayri-bilimsel bir itikata gelip dayanıyor. İnsanın kalıtsal yapısında 30 bin gen olduğunu söylüyor.Buna göre, eğer kişisel biriciklik, belirli yapıda bir bedene sahip olmaktan ibaret olsaydı, bu kalıtsal yapı ıq 1010.000 (On üzeri onbin) tane farklı olanaklı benlik yaratacak bir kapasiteye sahip olurdu. Şöylediyor Eccles: "Benim benliğimin biricikliği, beynimi kuran kalıtsal biricikliğe bağlı olsaydı, kendimde duyduğum biricik benliğimin varolabilme olasılığı 1010.000'de 1 olurdu. " Gerçekten de uzak bir olasılık bu.Eccles, kendi kişi olarak benliğinin böylesine zayıf bir pamuk ipliğine bağlı olduğuna inanmayı reddediyor. Tam tersine, kendi biricik benliğinin,dünyaya birçok farklı kalıtsal yapının içinde gelebilmesini daha olası sayıyor: "Ben, bambaşka bedensel ve zihinsel özelliklerle doğmuş olabilirdim; kadın olabilirdim, çok farklı niteliklerim olabilirdi, ama yine aynı ben olurdum." Buradan da şaşırtıcı bir sonuca varıyor: "İnsan benliği kalıtsal yapıdan çıkmıyorsa, sonradan da edinilmiyorsa, nereden geliyor? Benim yanıtım şu: Kutsal yaratı. Her benlik bir kutsal yaratı ürünüdür."
Uzun lafın kısası hiç kimse yoktur ki;Aklının,Aklı da,Ruhunun esiri olmasın.21 gramlık bu güç ,aslında onlarca kilogramlık bir ağırlığı ve en önemlisi aklımızı taşıyıp yönetebiliyor.


..
.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder